5 Haziran, Dünya Çevre Günü geliyor yine. Her yıl söylediklerimizi bu yılda
söyleyeceğiz. Küresel ısınma, karbon emisyonları, geri dönüşüm söylemleri ile geçecek bir hafta. Sellerden, değişen iklim koşullarından yakınacağız. Belki kayıplarımızın ardından ağıtlar yakacak, kendi ayıplarımızın faturasını başkalarına kesecek ve bu dünyanın bize değil
çocuklarımıza ait olduğunu bir kez daha tekrarlayacağız. O kadar!..
Gelin bu çevre gününde farklı bir şey yapalım. Farklı bir gözle bakalım çevremize.
Sevdiğimiz, beğendiğimiz, yaşam bulduğumuz yerleri düşünelim.
Neydi? Nasıl oldu? Nasıl olacak?
sorularına cevap arayıp fotoğraflayarak dostlarımız ile paylaşalım duygularımızı.
Olumsuz gördüklerimizi eleştirip, olumlu değişimleri takdir edelim, destek verelim.
Hoşgörünüze sığınarak ilkini ben paylaşmak istedim bu satırlarda sizlerle.
Konuşmacı olarak katıldığım bir konferans nedeni ile Konya’ya düştü yolum
14 Mayıs günü. Sohbet esnasında Türkiye’nin ilk kelebek ve böcek müzesinin orada yapıldığını, Avrupa’nın en büyük kelebek uçuş alanına sahip tropikal kelebek bahçesinde renk renk kelebekleri doğal ortamında görebileceğimizi öğrenince gidip, görme arzusu kapladı içimi.
Mimarisi bile kelebek şeklinde olan “Aşkın kanatları kelebek müzesi”ni takdire
şayan bulduğumu itiraf etmeliyim. Her detayın en ince ayrıntılarına
kadar düşünülüp uygulandığını görmenin ve bilmediğim
pek çok şeyi öğrenmenin mutluluğunu yaşayarak döndüm yuvaya.
Dünyada böcekler olmaz ise yaşamın devam edemeyeceğini ve kelebeklerin ömrünün sanıldığı gibi bir gün olmadığını, bir kelebeğin yumurta evresinden kelebek evresine kadar olan yaşam süresinin 2-3 ay olduğunu hatta yıllarca yaşayan göçmen kelebekler olduğunu öğrendim.
Ama rengarenk kanatlı o harika halleri 7-10 gün sürüyormuş ne yazık ki!